Katılım Bankası Yaptığı Her İşten Kazandığı Kârı Katılma Hesaplarına Tamamen Aktarıyor Mu?

Katılım bankalarının kendi özsermayesiyle yaptığı işlerden ya da bu sermayeye dayanarak girdiği taahhütlerden elde ettiği gelir tamamen kendisine aittir. Bu işlemlerde kâr zarar havuzları kullanılmadığı için havuzun kârda payı bulunmamaktadır. Katılma hesaplarına yatırılan fonlara ödenen kârlar ise tamamen bu fonlar ile yapılan işlemlerden elde edilmektedir.

 

Hesaplar


Hesap İşletim Ücretleri Nasıl Değerlendirilmelidir?

Bankada hesap açmış olmak bankanın müşterisine hizmetler sunmasını gerekli kılmaz. Yani borç verilen bir şahıstan alacaklıya hizmet etmesi beklenemez. Hizmetin ücreti borçlu tarafından alınabilir. Hatta borç verildiği için hizmet şartı koşmak fâiz sayılır. Banka hesaplarında karşılıklı menfaat söz konusudur. Banka kendisine yatırılan paradan istifade ederken hesap sahibi de bankanın parasını korumasını ve istediğinde kendisine vermesini sağlamış olmaktadır.

Bankalar oluşturdukları hesaplar yoluyla müşterilerine pek çok hizmetler sunarlar. Bu hizmetlerin her biri ayrı ayrı ücretlendirilmeye açıktır.

Örneğin ATM, internet bankacılığı, mobil bankacılık ve telefon bankacılığı gibi birçok hizmet söz konusudur. O halde bankaların bu hizmetler için belli bir ücret talep etmeleri uygundur. Bu ücreti ödemek istemeyenler hesaplarının kapatılmasını talep edebilirler. Ancak bu ücretin hesap sahiplerine açıkça bildirilmesi gerekir. Bankaların pazarlama stratejisi gereği kimi hesap sahiplerinden ücret almazken diğerlerinden ücret alması ise haklarıdır.

 

Hesaplar


Farklı Hesaplara Farklı Kâr Oranı Haksızlık Mıdır?

Ortaklıklarda kâr paylaşım oranları tarafların anlaşmalarına bağlıdır. Yani bir şirkete ortak olan taraflar aynı oranda sermaye koysalar bile farklı sâiklerle farklı oranlarda kâr payı alabilirler. Katılma hesaplarında da durum aynıdır. Katılım bankası kendi hesaplarını yaparak farklı hesap gruplarına farklı kâr paylaşım oranları tespit eder ve ilan eder. Bankanın böylesi bir tasarrufta bulunma hakkı vardır. Bu bir nevi icaptır. Bu icabı kabul eden tasarruf sahipleri fonlarını katılma hesaplarına yatırırlar. Böylece banka ile yatırımcı arasında akit gerçekleşmiş olur. Netice itibariyle farklı hesap gruplarına farklı kâr paylaşım oranı tespit etmek mümkündür.

 

Hesaplar


Fâizli Banka Vâdeli Hesapları Nasıl Değerlendirilmelidir?

Klasik bankalar hem mevduat toplarken hem de topladığı mevduatı değerlendirirken “para borcu / karz” sözleşmesi yaparlar. Vâdesiz hesap yoluyla topladıkları mevduata fâiz ödemezler. Yani fâizsiz borç almış olurlar (vâdesiz hesapların emânet yönü de vardır). Vâdeli hesaplar ise “fâizl borç” sözleşmesine dayanır. Banka mevduat sahibine hangi vâdede ne kadar fâiz ödeyeceğini en baştan deklare eder.

Buna göre klasik bankalara vâdeli hesap açıldığında

  • Bankaya borç verilmiş olunur. Bu mevduatların emânet olma durumu söz konusu değildir. Zira bankanın fâiz ödeme taahhüdü
    vardır.
  • Mevduat bankanın mülkiyetine geçmiştir. Yani banka bu mevduatı borç olarak aldığı için mevduat onun olmuştur. Kullanımı hesap sahibinin iznine bağlı değildir. Kaybedilirse bankanın parası kaybolmuş sayılır.
  • Bankanın mevduatı istediği gibi (fâizli fâizsiz enstrümanlarla) değerlendirme özgürlüğü vardır. Hesap sahibinin fâizsiz işletme şartı ileri sürme hakkı yoktur.
  • Banka hesap sahiplerine kâr payı dağıtımı için belli dönemlerde kâr zarar hesabı yapmak zorunda değildir.
  • Vâdeli hesaplarda vâde sonunda fazlalık alınacağı hesap açılırken kesindir.
  • Alınacak fazlalığın miktarı hesap açılırken bellidir.
  • Alınacak fazlalık bankanın kâr ya da zararına bağlı değildir.

Netice itibariyle fâizli bankalarda açılan vadeli hesaplar fâiz geliri sağlarlar.

 

Hesaplar


Câri Hesaplar Nasıl Değerlendirilmelidir?

Katılım bankalarında açılan câri hesaplar fâizli bankalardaki vâdesiz hesaplar gibi kısmen borç kısmen emânet sayılabilir. Zira katılım bankası hesaba yatırılan tutarı tazminle mükellef olduğundan söz konusu para borç hükmünü alır. Ancak bankanın hesaplara yatırılan parayı tamamen kullanamaması, hesap sahiplerinin her istediklerinde paraya ulaşabilmeleri için şubelerinde, muhabir bankalarda ve ATM’lerde para tutması söz konusu tutarın kısmen emânet olduğunu da gösterir. Katılım bankası bu hesaplara fâiz ya da kâr payı ödemesi yapmaz. Hesap açılırken şart koşulmaması, mevzuatın izin vermesi ve katılım bankasının örf haline getirmemesi halinde hüsnü edâ kabilinden ek ödemeler yapabilir. Yine birebir şart koşulmamak kaydıyla katılım bankaları câri hesap sahiplerine bankacılık hizmetlerinde avantajlar sağlayabilirler. Bu hesapların varlığı ve hesap sahiplerinin bankaların çeşitli hizmetlerinden yararlanmaları umûmu belvâ (yaygın ihtiyaç) haline gelmiştir. Ancak katılım bankalarının kimi hizmetlerini ücretsiz kimi hizmetlerini ücret mukâbili sunmaları mümkündür. Hesap sahiplerinden yıllık belli bir ücret (hesap işletim ücreti ya da câri hizmet ücreti) alıp bu ücret karşılığında hizmetlerinden yararlandırması da câizdir.

Özel câri hesap sahiplerinden alınacak vekâletle fatura, vergi, harç türü ödemelerinin yapılması mümkündür. Bu tür ödemeler karşılığında ücret alınabilir. Alınan ücret vekâlet karşılığıdır. Zira ücretli vekâlet kira gibidir. Özel câri hesapta para yokken de katılım bankası bu ödemeleri yapabilir. Ancak hesap sahibine verdiği borç karşılığında fâiz alamaz. Yukarıda olduğu gibi vekâlet ücreti alabilir. Bu ücret maktû olabileceği gibi ödenen meblağa göre nisbî de olabilir. Fakat bu fâiz için hile olmamalıdır.

Kazancı tamamen dinin onaylamayacağı işlerden olan kişi ve kuruluşların paraları câri hesaplara alınamaz. Zira bu durumda tümüyle haram olan bir gelirden bankanın kazanç sağlaması söz konusu olur. Banka parayı geri çevirme hakkına sahip değilse söz konusu parayı kullanmaz. Kullanır ve gelir elde ederse bu gelir sosyal projelere aktarılır. Zira söz konusu gelir banka için meşrû olmaz ancak başkaları için meşrûdur.

 

Hesaplar


Banka Maaş Hesabı Promosyonları Câiz Midir?

Bankalar parayı nakleden kurumlardır. İşçi çalıştıran kuruluşların da binlerce çalışanına maaş ödemesi gerekir. Bu işlemin en kolay yolu bankalardan istifade etmektir. Fâizli de olsalar bankalardan hizmet almak meşrûdur. Bankalar pek çok yere şube açmış, internet şubeleri oluşturmuş, ATM’ler kurmuş, diğer bankalarla anlaşmalar yapıp ortak ATM’ler oluşturmuşlardır. O halde kurumlar bankalar aracılığıyla maaş dağıtımlarını gerçekleştirebilirler.

Bankalar parayı işleten müesseseler olmaları ve günlük bile olsa belli oranda paranın hesaplarda kalması onlara fayda sağladığı için bu maaş dağıtımının bankaya da faydası bulunmaktadır. Bu faydanın doğrudan fâiz kazancı olması gerekmemektedir. Yani banka, hesaplardaki her kuruş karşılığı fâiz alıyor değildir. Maaş dağıtım işlemleri bankaların hesap sahiplerine çapraz satışlar yapabilmesine de imkân sunduğu için tercih edilmektedir.

Bankalar maaş dağıtım karşılığında ücret alma hakkına bile sahip iken işlemin kendisine menfaati olduğu için kendisi kuruluşlara promosyon ödemesi yapmaktadırlar. Geçmişte bu tür ödemeler doğrudan kuruluşların olurken bugün kuruluşlar promosyonun çalışanlarına aktarılmasını istemektedirler. Bu noktada bazı İslâm hukukçuları söz konusu meblağın fâiz olduğunu düşünürken diğer bazıları en azından çalışanlar açısından fâiz olmadığını ifade etmektedirler.

Bizce bu promosyonlar çalışanlar için fâiz sayılmaz. Zira çalışan parasını ayın 15’inde alabilme hakkına sahiptir. Çalışanın parası da zaten ayın 15’inde kendisinin olmaktadır. Ayrıca çalışan bankayla fâiz akdi yapmış da değildir. Bu promosyonların kurum için fâiz olması da bizce isabetli değildir. Burada meşrû bir işten bankanın farklı istifadeleri olacağı için işverene ödediği bedel söz konusudur denilebilir. Bir başka açıdan da kurumların bankalara yatırdıkları meblağlar bankaya borç verilmiş değildir. Bu paralar bankanın hesap sahiplerine ödemesi için kendisine emânet edilmiştir. Dolayısıyla fâizcilik amacı taşındığı da düşünülemez. Bankanın hem işlem yapıp hem de bedel ödemesini şöylece örneklendirebiliriz: Normalde müvekkiller avukatlara ödeme yaparken prestij ve reklam amacıyla bir avukatlık bürosu herhangi bir ünlü şirketin hukuk işlerini ücretsiz ya da belki kendisi ücret ödeyerek üstlenmek isteyebilir. Buna mâni bir dînî delil bulunmamaktadır. Ancak kuruluş ile banka paranın normalden birkaç gün evvel bankaya yatırılması ve buna karşılık promosyon ödenmesi üzerine anlaşırlarsa bankanın kuruluşla anlaşması fâizli hale gelir. Ancak yine de bu durum çalışanı ilgilendirmemektedir.

 

Hesaplar


Altın Katılma Hesabı Olur mu?

Katılma hesapları emek sermaye ortaklığı (mudârabe) çerçevesinde açılır. Mudârabe akdinde sermayenin nakit olması asıldır. Buna göre paraların sermaye olması temel kuraldır. Altın da para vasfı taşıdığı için sermaye olabilir. Hatta nakit olmayan varlıklar bile değeri tespit edilerek sermaye kabul edilebilir. Dolayısıyla altın katılma hesapları olabilir. Bu hesaplara işletmeden kaynaklanan kâr dağıtılabilir. İşletilecek altının başka bir para birimine çevrilme zorunluluğu var ise katılım bankasının kur riskinden korunma amaçlı vaadleşme usulüyle ileri vadeli döviz işlemi (forward) yapmasına müsaade edilmektedir. Zira burada döviz işleminden spekülasyon yaparak para kazanmak değil; meşrû bir ticâreti korumak söz konusudur. Olağanüstü miktardaki altın varlığının ülke ekonomisine katılmasındaki sosyal zaruret hali de ileri vadeli döviz vaadleşmesine müsâmahakâr bakışta etkilidir.

 

Hesaplar